Amniyosentez (Gebelikte Anne Karnından Su Alınması)

Amniyosentez İşlemi Sırasında Acı Hissedilir mi?

Amniyosentez işlemi yapılırken herhangi bir şekilde acı hissedilmez. Amniyosentez işlemi tamamen ağrısız bir işlemdir. İğnenin rahim kasına girdiği an ve çıktığı an ufak adet sancısı benzeri kramplar olması normaldir. Ancak bu durum da çok sık karşılaşılan bir durum değildir. Amniyosentez işlemi uygulanırken lokal anesteziye de ihtiyaç duyulmaz.

Bebek, anne karnında olduğu sürece boyunca ‘’amniyon’’ kesesi adı verilen bir kese içerisinde durur ve gelişimini bu bölgede sürdürür. Bu kese içerisinde bol miktarda amniyon sıvısı adı verilen bir sıvı bulunmaktadır. Amniyon sıvıları statik sıvı değildir. Bu sıvılar sürekli olarak yapım ve emilim halinde bulunurlar. Sıvının kaynağı ise bebeğin boşaltım sisteminden ve akciğerleri üzerinden gelmektedir. Sıvı aynı zamanda bebeğin döktüğü hücreleri de kendi içerisinde barındırır. Hücreler, bebeğinizin bütün hücreleri ile aynı genetik yapıya sahiptir. Bu yüzden, sıvıların incelenmesi durumunda bebeğin genetik özellikleri ile ilgili detaylı bilgi alınabilir.

Amniyosentez işlemi bebeğin içerisinde yer aldığı ve yüzdüğü amniyon sıvısından iğne ile örnek alınarak yapılması işlemidir. Amniyosentez işlemi anne karnında uygulanan tanı yöntemleri arasında en yaygın olanıdır. Tarihte ilk defa 1882 yılında amniyon sıvısının seviyesinin azaltılması için kullanılmıştır. İlerleyen dönemlerde ise kan uyuşmazlığı sorunu yaşayan bebeklerin bu durumdan etkilenme seviyelerinin tespit edilebilmesi için ve erken doğum sorunlarından kaynaklanabilecek olan bebeğin akciğer sorunlarının tespit edilebilmesi için kullanılmıştır.

Günümüzde bebeklerdeki doğum defektleri ve genetik bozuklukları saptamak için kullanılan amniyosentez testi genetik bozuklukların da analiz edilebilmesini sağlayan hamileliğin 2. trimester’ında uygulanmakta olan bir testtir. Tıp ve hamilelik takibinde yaşanan gelişmeler olmasına rağmen amniyosentez işlemleri daha en doğru sonuçların alınabileceği testler arasında yer almaktadır.

En sık uygulanan prenatal testler arasında yer alan amniyosentez, koriyonik villus örneklemesi (CVS) türü diğer testlere göre pek çok farklı doğumsal anomalileri daha keskin sonuçlar ile saptayabilme özelliğine sahiptir. CVS, hamileliğin erken dönemlerinde yapılan bir testtir. Amniyosenteze göre yüksek seviyelerde düşük ve diğer komplikasyon riskleri taşımaktadır. Araştırmalara göre CVS işlemleri sonrasında düşük seviyelerde el ve ayak parmaklarında doğum anomalilerine rastlandığı ortaya çıkartılmıştır.

Bebeklerin ufak bir kısmı bazı doğum anomalileri ile birlikte doğarlar. Bu anomaliler arasında hayati risk taşıyan anomaliler de bulunur. Bu tür hayati risk taşıyan durumlara en iyi örnek down sendromudur. Amniyosentez ve diğer prenatal testlerin amacı tedavi imkanı olmayan genetik hastalıklar ve anomalilerin erken hamilelik döneminde tespit edilmesini sağlamaktır. Ayrıca anmiyosentez sayesinde ebeveynlere bebek dünyaya geldikten sonraki süreçte karşılaşılabilecek olası süreçler ile ilgili bilgi verilir ve ebeveynlerin kararı ile doğumun mümkün olmayacağı ya da riskli olduğu durumlarda hamilelik erken dönemlerde sonlandırılır.

Bazı yeni anne adayları down sendromu gibi anomalilere rağmen hamileliklerini devam ettirmek isteyebilirler. Bu seçim anne ve baba adaylarının kendi aralarında karar vermeleri gereken bir seçimdir. Yasal ya da vicdani bir zorlama gibi bir durum bu süreçte söz konusu değildir. Amniyosentez işleminin yapılıp yapılmaması da tamamen çiftlerin kendi karar alabilecekleri bir durumdur. Doktorlar amniyosentez işlemi için bireyleri zorlamaz, sadece öneride bulunurlar.

Amniyosentez Kimlere Önerilir?

İnvazif bir işlem olan amniyosentez ufak da olsa düşük riski taşıdığı için bütün hamile kadınlara önerilen bir işlem değildir. Genetik doğum defekti, kromozomal ya da birtakım malformasyonlar açısından riskli grupta olduğu tespit edilmiş olan kadınların hamilelik süreçlerinde amniyosentez tavsiye edilir. Amniyosentezin önerilmediği durumlar aşağıdaki gibi yer almaktadır;

İlerleyen annelik yaşı: Down sendromu ve diğer genetik hastalıkların görülme riski kadınların ilerleyen yaşı ile doğru orantılı olarak artış gösterir. Anne adaylarının yaşı beklenmekte olan doğum tarihinde 35 yaşını aşacak ya da tam 35 yaşında olacak ise amniyosentez işleminin uygulanması gerekir. İlerleyen annelik yaşında amniyosentez sık sık tavsiye edilmektedir.

Hamilelik öyküsü: Önceki hamilelik süreçlerinde genetik sebeplerden dolayı hamilelik sonlandırıldıysa veya nöral tüp defekt türü doğum defektli bir bebek durumu mevcut ise bir sonraki hamilelik için amniyosentez işlemi önerilmektedir.

Genetik hastalık: Anne, baba ya da yakın akrabalar içerisindeki bir kişide genetik bir hastalık olduğu durumlarda amniyosentez işlemi önerilir. Metabolik hastalıklar bazı durumlarda hastalığın türüne göre kalıtsal geçişe yol açabilir. Anne ya da baba tarafında bir hastalık olmamasına rağmen anne ya da babalar taşıyıcı olabilir. Sorun bu durumda bebeğe aktarılır. Ebeveynlerden hastalığa yol açabilecek bir gen geldiği zaman bu sorun bebekte hastalığa yol açar. Bu tür durumların araştırılabilmesi ve tespit edilebilmesi için amniyosenteze ihtiyaç duyulur. Akdeniz anemisi türü hastalıklar bazı bölgelerde daha yaygın olabilir. Bu tür durumların tespiti için de amniyosentez önerilir. Akraba evlilikleri bir diğer önemli konudur. Akraba evliliği olduğu zaman çiftlerin taşıyıcı olmaları diğer evlilik türlerine göre daha yüksek bir ihtimal olur. Bu gruba giren kişilere amniyosentez uygulanması şart değildir. Ancak erken dönemde genetik danışmanlık uzmanı ile görüşülmelidir.

Üçlü tarama testleri: Genetik hastalıklar ve anomalilere yatkın olan, risk grubundaki kişilerin durumlarının saptanabilmesi için birtakım testler yapılmalıdır. Bu testler arasında en yaygın olanı üçlü tarama testidir. Tarama testleri yapıldıktan sonra eğer anomali varlığı çıkmaz ise yüksek risk altındaki kişiler grubuna dahil olunur. Testlerin pozitif çıktığı durumlarda ise muhakkak tanı koyulabilmesi için amniyosentez yapılmalıdır.

Ultrason incelemeleri: Hamileliğin takibi için düzenli olarak yapılan ultrason incelemelerinde anomali ortaya çıktığı zaman anomali ile birlikte meydana gelebilecek olan genetik bozukluk riskleri göz önünde bulundurularak amniyosentez yapılması tavsiye edilir.

Akciğer gelişimi: Hamileliğin devam etmesinin anne açısından sorun olabileceği ya da erken doğum riskinin olduğu durumlarda amyon sıvısından örnek alınarak bazı maddelerin değerlendirilmesi gerekir. Akciğerin olgunlaşıp olgunlaşmadığına karar verilebilmesi için bu işlemlere ihtiyaç duyulur. Yeni doğan bebeğin bakım ihtiyaçlarının karşılanması eski dönemlere göre daha sağlıklı ve eksiksiz bir şekilde yapılabilmektedir. Bu durum akciğer gelişiminin değerlendirilmesi için amniyosentez uygulanmasına duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmıştır. Ancak yine de doktorun uygun gördüğü durumlarda amniyosentez uygulanmalıdır.

Polihdramniyos: Amniyon sıvısı eğer normalden fazla ise anne adayının rahatlatılması için amniyosentez yapılması ve bir miktar sıvı alınması gerekir.

Amniyosentez Ne Zaman Yapılır?

Amniyosentez işleminin yapılması için en uygun görülen süreç son adet olunan tarihten sonraki hamileliğin 16. ve 18. haftalarıdır. Sonuçlar 1 ile 2 hafta kadar sürecek olan bir zamandan sonra çıktığı için bu zamanlarda amniyosentez yapılması önerilir. Erken amniyosentez (15. hafta öncesi) adı verilen işlem son zamanlarda çok sık uygulanabilmektedir. Ancak erken amniyosentez yüksek risk içerdiği için pek çok kişi tarafından tercih edilmemekte ve önerilmemektedir. Uygulama şimdilik deneysel aşamalardan geçmeye çalışmaktadır.

Amniyosentez Nasıl Yapılır?

Bebeğin içinde yüzdüğü amniyon kesesine girilerek, ince bir iğne ile sıvı çekilir. İşlem yapılmadan önce detaylı bir şekilde ultrason incelemesi yapılmalıdır. Bebeğin durumu ve pozisyonu ancak yapılacak olan ultrason incelemeleri sonucunda belirlenir. Amniyosentez için uygun alan belirlendikten sonra ise işlem başlatılır. İşlem yapılırken iğnenin bebeğin plasentasından geçmeyeceği bir bölge seçilmelidir. Bebekten uzak bir alan tespit edilmesi don derece kritik bir önem taşımaktadır.

Amniyosentez yapılmadan önce hamile olan kişi ultrason masasında sırtüstü olarak uzandırılır. İğnenin gireceği alana ise antiseptik solüsyonlar ile temizleme işlemi yapılır. Doktorlardan biri ultrason ile işlemi gerçekleştirecek olan diğer doktordan rehberlik ister. İşlemin tek kişi yapılacağı durumlarda ise özel olarak dizayn edilmiş olan ultrason guidelarından yararlanılmalıdır. Amniyon kesesine ultrason görüntüleri sayesinde ulaşılır. Karın ve karnın katları ile birlikte rahim kasının içerisine ultrason sayesinde geçilmesinden sonra amniyon kesesine ulaşılır.
İğnenin bir diğer ucu ultrasonda görüldükten sonra arka kısımlarına enjektör entegre edilir ve 20 mililitre kadar sıvı alınır. Bu süreçte bebeğin toplam amniyom sıvısının 200 ile 300 mililetre olduğu göz önünde bulundurulur. Alınan sıvıların kanlı bir halde olmamasına dikkat etmek gerekir. Sıvının yeterli miktarda alınmasından sonra iğne tek seferde çıkartılır ve işlem sona erer. Sıvı alındıktan sonra bebek bu sıvıyı ortalama olarak 1-2 saat içerisinde tekrar üretmeye başlar.

Ultrasonografi sayesinde bebek ve kalp ritimleri yeniden değerlendirme altına alınır. Hastalar ise 10 ile 20 dakika kadar dinlendikten sonra evlerine gönderilirler. Sıvının oda sıcaklığı seviyesinde muhafaza edilmesi ve laboratuvara gönderilmesi gerekmektedir. İşlemler 1 ile 5 dakika civarında sürer.

Alınan Sıvıda Hangi İşlemler Uygulanır?

Alınan amniyon sıvısının içerisinde bebeğe ait olan canlı hücreler bulunur. Hücreler solunum, sindirim sistemi, boşaltım sistemi ve ciltten dökülen hücrelerdir. Elde edilen bu sıvılar laboratuvar ortamında ayrıştırılır. Daha sonra hücrelerin kültür ortamında çoğaltılması sağlanır. Elde edilen yeni hücreler üzerinde ise genetik incelemeler yapılır. Amniyosentez akciğer gelişimini değerlendirmek sebebiyle yapıldı ise, laboratuvara gönderilmesi gerekmez. Bu tür durumlarda değerlendirmeler aynı anda yapılabilir.

Amniyosentez Sonuçları Ne Zaman Alınır?

Amniyosentezin sonuçları temelde iki ayrı kademe olarak ele alınır. İlk kademede florasan teknik (FISH) ile hücrelerin genetik özelliklerine ve yapılarına bakılır. FISH tekniği 2 ile 3 gün içerisinde sonuçlanabilmektedir. Ancak bu teknik her zaman kesin sonuçlar vermeyebilir. Kesin sonuçlar elde edilebilmesi için hücrenin kültürlerine de zaman tanınması gerekmektedir. Bu süre ise 1 ile 4 hafta arasında bir zaman dilimini kapsamaktadır. FISH yöntemi günümüzde laboratuvar ortamında uygulanan ve güncelliği olan bir yöntemdir.

Amniyosentez Güvenli midir?

Dünyanın çeşitli yerlerindeki milyonlarca kadın her yıl amniyosentez işleminden yararlanmaktadır. Ultrasonun yaygın olmadığı yıllarda bu işlemin risklerinin yüksek olması, işlemlerin tehlikeli olduğu konusunda genel bir yanlış bilgiye yol açmıştır. 1976 yılında yapılan geniş kapsamlı araştırmalar sonucunda işlemlerin güvenli olduğu ortaya çıkmıştır. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından yapılan trimester üzerindeki testler amniyosentezin tamamen güvenilir olduğunu göstermektedir. Fakat invazif girişimlerin tamamında olduğu gibi amniyosentez işleminde de birtakım riskler mevcuttur. Bu riskler;

Düşük: Amniyosentez önerilen çiftlerin büyük bir çoğunluğunun aklına ilk olarak düşük riski gelmektedir. Fakat amniyosentezin yol açtığı düşük riski son derece azdır. Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından yapılan testler sonucunda bu riskin 300 ile 500 işlemde sadece 1 defa ortaya çıktığı söylenmektedir. Düşük riskleri erken dönem amniyosentezlerde daha yüksek olabilir. Günümüzde ise amniyosenteze bağlı ortaya çıkabilecek olan düşük riskinin sadece %1 olduğu bilinmektedir.

Enfeksiyon: Steril ortam koşulları sağlandığı zaman amniyosentez işleminde enfeksiyon meydana gelmesi sıfıra yakındır.

Vajinadan su gelmesi: %1’lik olgularda vajinadan az miktarda sıvı geldiği görülmektedir. Sıvının gelme sebebi iğnenin giriş deliği açmasıdır. Amniyon zarı kendisini 1-2 gün gibi kısa bir süre içerisinde onardıktan sonra sıvıya yol açan kaynak da ortadan kalkmış olur.

Su kesesinin açık hale gelmesi: Bu durum çok nadir karşılaşılan bir durumdur. Bu tür durumlar meydana geldiği zaman hamileliğin derhal sonlandırılması gerekir.

Kordon ve plasenta hasarı: Yine nadir görülen komplikasyonlar arasındadır. Günümüzde bu komplikasyon neredeyse hiç görülmez.

Başarısız amniyosentez durumları: Amniyosentez için uygun bir giriş alanı bulunmazsa ya da amniyon zarı rahim duvarından ayrılarak içeriye doğru ilerlemeye başladıysa iğne kese içerisine giremeyebilir. Bu tür durumlarda birkaç gün beklenmesi ve işlemin tekrar denenmesi gerekir.

Bebeğe zarar gelmesi: Ultrason eşliğinde yapılan bu eylemden dolayı bebeğe zarar gelmesi çok düşük bir ihtimaldir. Bebeğe gelebilecek zarar sadece iğne batması ile sınırlıdır. Bebeğe iğne batması ise herhangi bir şekilde kalıcı zarara yol açmaz.

Amniyosentez için Ön Hazırlık Gerekli mi? İşlem Sonrasında Nelere Dikkat Edilmeli?

Amniyosentez işlemi öncesinde anne adaylarının herhangi bir hazırlık yapmasına gerek yoktur. Mesanenin dolu olması bu işlemi kolaylaştırabileceği için bazen doktorlar bol bol su içmenizi isteyebilirler.

Amniyosentez sonrasında yatarak dinlenmeniz ya da gündelik aktivitelerinizin kısıtlanması gibi durumlar söz konusu değildir. Ancak 24 saat boyunca ağır fiziksel aktivitelerden uzak durmanız, 20 dakikadan daha fazla ise ayakta durmamanız önemlidir. Kan grubunuz Rh (-), eşinizin kan grubu ise Rh (+) ise işlemden sonra doktorlar uygun gördüğü takdirde koruyucu iğne yapabilirler.

Çoğul Hamilelik Durumunda Amniyosentez Uygulanabilir mi?

Çoğul hamilelik adı verilen hamilelik türü amniyosentez için herhangi bir sakınca içermez. Mümkünse tek iğne girişi ile bütün bebeklerden ayrı ayrı sıvı alınmalıdır. Bebeğin bir tanesinin kesesine girildikten sonra sıvı alındıysa kesenin içerisine indigokarmen adlı renkli sıvı enjekte edilir. Sıvının bebeğe herhangi bir şekilde zararı olmaz.

Buradaki asıl dikkat edilmesi gereken konu sıvının alındığı bebeği belirlemektir. Ultrason işlemi sonrasında yanlış kesede olduğu belli olur ise aynı bebekten birden fazla sıvı alınmasının önüne geçilmiş olur. Tek bir kesede yer alan monoamniyotik ikizlerin ise bu tür bir işleme girmeleri mümkün değildir.

Amniyosentez ile Anomaliler Tedavi Edilebiliyor mu?

Yüksek risk grubunda yer alan annelerde genellikle prenatal testlerin sonuçları normal olarak ortaya çıkar. Fakat perinatal testler sağlıklı bir bebeğin doğacağına dair %100 garanti veremezler. Birtakım anomaliler doğum olmadan önce asla saptanamazlar. Bebeklerin genellikle %4’lük bir kısmı anomalili olarak dünyaya gelir. Kromozomal anomalileri amniyosentez ile saptayabilmenin başarı oranları anne ve bebeğin durumuna göre değişkenlik gösterebilir.

Pek çok farklı defekt doğum öncesinde saptanabilmektedir. Ancak bu durumların tedavisi daha düşük bir orana sahiptir. Down sendromu türündeki genetik hastalıkların tedavisi amniyosentez ile mümkün olmamaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

#hamileykenben

Hamilelik fotoğraflarınızı İnstagram'da #hamileykenben hashtag’i ile paylaşın, anasayfamızda size ve bebeğinize yer verelim :) Fotoğraflarınız editör onayından sonra sitemizde yer almaktadır.

MAİL ABONELİĞİ
Bu site, sağlık hizmeti vermemektedir, sitedeki bilgiler tıbbi bir öneri yerine geçmez ve sadece bilgi amaçlıdır. Hastalıkların tanı ve tedavileri yalnızca uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilebilir.