Amniyosentezin Riskleri

Amniyosentezin Riskleri Nelerdir?

Amniyosentez, doğum öncesinde anne karnından cerrahi bir işlemle ince ve uzun bir iğne yardımıyla rahimden, sonra da korion zarından geçilerek bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısından bir miktar alınmasıdır. Genelde tercih edilmesinin sebebi genetik incelemelerdir.

Amniyosentezin Riskleri

Bu operasyon genellikle 16 ila 22. Gebelik haftaları arası yapılmaktadır. Ayrıca bu işlem riskli gebeliklerde yapılmaktadır. Eğer operasyon deneyimli bir uzman tarafından yapılırsa bayağı ağrısız ve bebek için de riskleri çok azdır.

Anneden alınan amniyosentez sıvısında bebeğe ait dökülen canlı hücreler bulunmaktadır. Bu hücreler genelde bebeğin idrar kanallarından gelen hücrelerdir. Aynı zamanda bu hücreler ağız, yutak, yemek borusu ve mide sıvısından dökülen hücreler ve cilt hücrelerini de içermektedir.

Bu operasyondan sonra elde edilen hücreler özel ortamlarda 18-20 gün içinde bekletilerek üretilmektedir. Bu hücreler üretilip belli bir zaman geçtikten sonra toplanır ve kromozomlarına ayrıştırılır. Daha sonrasında mikroskop altında incelenerek kromozomlar analiz edilir. Bu işleme de kromozom analizi denir.

Kromozom analizi sonuçlarında, hücreler bebeğe ait olduğu için bebeğin kromozom yayılımı görülür. Bu sebeple bebeğin cinsiyeti veya bebeğe ait kromozomlarda olan bir takım problemler de rahatlıkla görülüp teşhis konulabilir. Ancak ülkemizde yasalar gereği amniyosentez işlemi yapıldıktan sonra, daha sonrasında cinsiyet tanımı yapılmamaktadır.

Kimlere Amniyosentez Yapılır?

  • Annenin yaşının otuz beşin altında olmasına rağmen, bebeği açısından down sendromu ya da başka tür hastalıklardan endişelenmesi sonucunda,
  • Yaşı otuz beşin üzerinde olan anne adaylarında,
  • Aile içerisinde başka bir down sendromu bulunduğunda,
  • İkili veya üçlü tarama test sonuçlarının normalin üzerinde olması durumunda,
  • Anne adayının daha önceki zamanlarda down sendromu gibi kromozomsal hastalıklar taşıyan bebeğinin olmasında,
  • Gebelik sırasında ortaya çıkan bazı intrauterin infeksiyonların (Rubella, CMV ve harpes vb) tespiti için,
  • Noral tüp defektlerinde (NTD) bulunan, Alfa fetoprotein (AFP) ya da asetil kolin esteraz enzim seviyisi öğrenilmek istendiğinde,
  • Anemi veya eritroblastosis featalis gibi kan hastalıklarının tespiti için,
  • Hemofili ya da AIDS gibi cinsel yolla geçen hastalıkların vücutta bulunup bulunmadığını görmek için,
  • Cystunria gibi bir takım enzim eksikliklerinde,
  • Farklı çeşitlerde fetal bozuklukların tıbbi tedavisinden dolayı,
  • Fetal akciğerin olgunlaşmasından dolayı (genelde riskli bir gebeliğin son aylarında ya da doğum kararını doğru zamanda verebilmek amacıyla),
  • Gebeliğin ilk zamanlarında annenin ‘Colchicine’ isimli ilacı kullanmasında (Bu ilaç genelde akdeniz ateşi hastalığında kullanılmaktadır),
  • Ya da güçlü bir kan uyuşmazlığı olduğunda kullanılır.

Kalp hastalıkları ya da iskelet hastalıklarının tespitinde amniyosentezin önemi hiç bulunmamaktadır. Bu tarz problemlerde genellikle ikinci düzey ultrasonlar kullanılır ve önemli bir yer tutar.

Amniyosentezin Riskleri Nelerdir?

Amniyosentez operasyonunda ne kadar düşük bir oran olsa da bebeğin kaybedilme riski vardır. Bu oran neredeyse % 0.5’dir ve fazla bir risk taşımaz. Fakat her operasyondaki gibi, işlem tecrübeli uzmanlar tarafından yapıldığı zaman bu risk daha da düşer ve neredeyse hiçe indirilir. Amniyosentez operasyonunun riskleri arasında şunlar vardır:

  • Fetusun operasyon sırasındaki iğneden zarar görmesi,
  • Amniyosentez operasyonu sırasında sıvı kaçağının olması ve bunun 1-2 gün boyunca sürmesi,
  • Fetusun iğneden hasar görerek enfeksiyon kapması,
  • Membran reptürünün gerçekleşmesi (Suyun gelmesi),
  • Placentanın enfeksiyon kapması (Plasentit),
  • Erken doğumun olması,
  • Düşük yaşanması (Abort),
  • Annenin su kesesinin açılması (ki bu durumda hamileliğin sonlandırılması gerekir),
  • Amniyosentez operasyonu sonrası enfeksiyona bağlı olarak erken doğumun gerçekleşmesi,
  • Operasyon sonrası çok nadir olarak karşılaşılsa bile kültür ortamında bir daha üreme olmaması,
  • Kan uyuşmazlığından ötürü izoimmuninazyonun artması ve bu nedenle eğer eşler arasında bir kan uyuşmazlığı da var ise amniyosentez sonrası ilk 72 saat içerisinde kan uyuşmazlığı iğnesi (Anti D İmmunglobulin) yapılması gerekmektedir.

Genellikle bu tür risklerden etkilenilmemesi için amniyosentez operasyonunun anne karnının tokken ve mesanesi boş iken yapılması gerekmektedir.

Amniyosentez Bebeğe Ait Bütün Problemleri Gösterir Mi?

Buna evet demek doğru olmaz çünkü amniyosentez bebeğin sahip olduğu bütün problemleri göstermez. Amniyosentez operasyonunda sadece kromozomsal sorunlar öğrenilebilmektedir.

Amniyosentez operasyonlarında bebekteki kalp veya kemik yapısı ile ilgili sorunlar kromozomal analizde kesinlikle görülmez. Bu nedenle annenin ultrason takiplerini düzenli bir şekilde yapmaktadır.

Genellikle bebeklerde en sık görülen kromozomal anormallikler arasında Down Sendromu bulunmaktadır. Aileler de genelde bu rahatsızlıktan tedirgin olarak amniyosentez operasyonunu yaptırır.

Zaten amniyosentez en sık olarak bebekte ailelerin de en merak ettiği Down Sendromunun olup olmadığını öğrenmek amacıyla yapılmaktadır. Çünkü eğer bebek down sendromu ise bu ultrason altında tamamen normal ve rahat bir şekilde görülebilmektedir.

Amniyosentez Sonrası Acil Durumlar

Amniyosentez operasyonu sonrası hastalarda şiddetli ağrı, kramp tarzı ağrı, kanama, vajinadan su çıkması ya da yüksek ateş ve kötü kokan vajinal akıntı gibi rahatsız edici şeyler görülebilir. Ama bu tarz rahatsızlıklar çok yüksek tehlikeler de içermez.  Yine de böyle durumlarda annenin uzman bir jinekolog hekimine görünmesi en sağlıklı karar olacaktır.

Benzer Konular:

Amniyosentez Nedir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

#hamileykenben

Hamilelik fotoğraflarınızı İnstagram'da #hamileykenben hashtag’i ile paylaşın, anasayfamızda size ve bebeğinize yer verelim :) Fotoğraflarınız editör onayından sonra sitemizde yer almaktadır.

MAİL ABONELİĞİ
Bu site, sağlık hizmeti vermemektedir, sitedeki bilgiler tıbbi bir öneri yerine geçmez ve sadece bilgi amaçlıdır. Hastalıkların tanı ve tedavileri yalnızca uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilebilir.